WWRY

Sitemizin adminlerinden Yasemin Göl (Fatbottomedgirl olarak da tanırsınız) Ailesiyle gittiği İngiltere'de WWRY Müzikalini canlı izleme şansına sahip oldu. Ve izlenimleriniz sizler için paylaştı...

Ne yazık ki doğduğum çağ nedeniyle asla ama asla Queen'i canlı izleme fırsatım olmayacak. Anlayacağızın üzere gerçek Queen'den bahsediyorum burada. Ve belki de bu yüzden ağlamışımdır "Queen released Bohemian Rhapsody." cümlesini perdede okuduğumda. Ya da
belki sonunda gerçek olduğunu anladığımdan, bilmiyorum. Birbiri gibi giyinen hatta konuşan, bilgisayarların programladığı müzikleri dinleyen ve farklıları tamamen dışlayan bir toplum da çok fantastik sayılmaz. Hem globalizasyonun gidişatı hem de müziğin gidişatı, bunun çok da uzak olmayan bir gelecekte mümkün olabileceğini sanırım gösterir. Daha önce de başka bir başlıkta yazdığım gibi,

-Hope?! Where's this hope?
-Anywhere the wind blows..

Bu diyalog Killer Queen'in oğlu Pop'u sorguya çektiği sırada ortaya çıkar. Pop sözümona bir hipidir ve müzik hakkında bir çok kişiden daha fazla şey bilmektedir. Queen'in hikayesini bilir ve "Vaydeo Tapi" şeklinde telafuz ettiği bir video kaseti de vardır. Bu kaset Bohemian RHapsody'nin klibinin kasedidir ve aslına bakarsanız kalan tek kayıttır.

"Is this the real life
Is this just fantasy
Caught in a landslide
No escape from reality
Open your eyes
Look up to the skies and see..."


ve kayıt kesilir çünkü kalan kısmına bir dizi kaydedilmiştir zamanında.
"Bu 4 güzel kız da kim?" gibi bi yorumu olan Galileo'ya böylece öyküyü anlatır..


İlk grup üyesinden çok sonra, müzik yasaklandığında diğerleri de idam edilir. Hatta Brian May ölmeden önce son kez gitar çalmak ister ve 3.5 gün boyunca solo atar.. Bu sırada, yanında oldukları gölün suyunu hükümet çalarken suyun altından, herkesin yıllardır aradığı yıldız çıkar. Bu yıldız Freddie Mercury'nin heykelidir ve Killer Queen yok etmek için ihtiyaçları olan son müzik aletlerini yani Queen elemanlarının ölmeden önce sakladıkları aletlerin yerini göstermektedir.

Tahmin edin burası neresi?
Wembley stadyumu.
Ancak oraya gittiklerinde hiçbirşey bulamazlar. Umutsuzluğa düşen Galileo'yu sevgilisi Scaramouche ve Pop şu şekilde yatıştırmaya çalışırlar çalışırlar;
-Sen gürültü yapan bir çocuksun
-Sokakta oyun oynuyorsun
-Bir gün büyük bir adam olacaksın...

Ve işte o anda, geçmişin müziklerini, melodilerini ve sözlerini rüyalarında duyan Galileo ritmi hisseder..

Buddy youre a boy make a big noise
Playin in the street gonna be a big man some day
You got mud on yo face
You big disgrace
Kickin your can all over the place

WE WİLL WE WİLL ROCK YOU

 
                          
 
Harika şarkının söylenmesiyle stadyumda duvarlar kırılır ve saklandığı yerden Red Special çıkar...  Scaramouche çalmaya başlar, Galileo söyler. Pop'a gelince o kendi grupi olarak tanımlar. Sahnenin iki yanındaki orkestra da aslında başından beri orada olduklarını söyleyerek çalmaya başlar ve Killer Queen kontrol ettiği düzenle birlikte yok olur. İyiler kazanır vb...



Tabi işin aslı yorum yapmam gerekiyor şu anda.. Oyunun Radio Gaga ile açıldığı anda, arkadaki sürekli yer değiştiren dev ekranları fark ediyoruz. Arkada da devamlı olarak, Gaga şehrinin haritasından tutun, sahneyi oldukça kalabalık gösteren animasyonlara kadar harika görüntüler geçiyor. Bu dev ekranlar - ki gerçekten oldukça devler- devamlı hareket ediyorlar. Sahnenin en önünde ise elips şeklindeki bir platform 2 metre, belki daha fazla yükselebiliyor ve 360 derece de kendi etrafında dönüyor. Ayrıca sahnenin kendisi de 3 katlı. Yani nasıl açıklayayım, 3 katlı bir apartman düşünün. 1. katında ilk sahneler oynanıyor, sonra bütün platform bir anda alçalıyor ve göz hizanızda 3. katı izlemeye başlıyorsunuz... Bunlar işin teknolojik boyutları ve Türkiye'nin en iyi sahnesinde bile hayal edemeyeceğimiz özellikler, ki Domininon Theathre gördüğüm en büyük, en gösterişli bina da değildi. En güzel müzikal için yapılabilecek en gzel donanım. Ayrıca daha önce de söylediğim gibi, sahnenin iki yanında yüksek platformlarda da 7-8 kişilik bir orkestra var ki gerçekten mükemmel çalıyorlar. En sempatik yanları da ton ton yaşlı amcalar olamaları...

İşte en güzel sahne için en güzel perde

Oyunun içeriğine gelince, bence senaryo ve kurgu son derece başarılı. Karakterlerin hepsi adeta Queen şarkılarından çıkmış gibiler. Kişilikler hem oldukça gerçekçi hem fantastikler. Örnek olarak Galileo hem gerçek dışı şekilde cesurken hem de en gerçekçi tepkileri gösteriyor.
Şarkıların senaryoya dağıtılması da oldukça başarılı. Yani izlerken hiç bir zaman, "Amaan, sırf şarkıyı eklemek için bunu yaptırmışlar." demiyorsunuz. Oyunun içinde süregelen çok tatlı bir mizah var. Mesela Brit karakteri, siyahi, oldukça kaslı, kung fu falan yapan bir karakter. Tüm asi arkadaşları gibi adını eski bir müzisyenden almış. Tahmin edin Brit neyin kısaltması, Britney Spears'ın
Galileo'ya kim olduğunu sorduklarında şu şekilde cevap veriyor; "I don't know, I'm the Dancing Queen."

Ayrıca Queen şarkı sözleri de senaryoya ara ara eklenmiş. Killer Queen aynı zamanda baş adamı olan oğlundan asiler yani Bohemian'lar ile ilgili bilgi alırken aralarında şöyle bir diyalog geçiyor..

-What do they want?
-They want it all and they want it now.

Gerek kahkaha olsun, gerek hüzün, hem müzik hem teknoloji (ışığından tut ta sahne düzenine kadar) kusursuz denilebilcek bir oyundu ve hayatımın en güzel gecesiydi.  Tabi ailemle geçirmiş olmam da büyük şans...




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol